10 Kasım 2015 Salı

Blogger olmanın nimetleri(!)

Blog yazmaya 5-6 yıl önce başladım. Yazdığım her blogumun amacı aynıydı; dijital günlük tutmak ve insanlarla bir şeyleri paylaşmak. Ben başladığımda buralar daha dutluktu, herkesin amacı da 3 aşağı 5 yukarı buydu.

Sonra bir patlama oldu; blogger patlaması. O sırada annemin şirketinde çalışıyordum, kozmetik ürünleri üretiyorduk. Sanki sözleşmişler gibi (ya da sözleşmişler miydi?) sürekli bloggerlardan mailler gelmeye başladı. İçerik hemen hemen hepsinde aynıydı; "xxx kadar takipçim olan abc.com blogumda ürünlerinizi tanıtmamı ister misiniz?" ve tabi ki "aşağıda bulunan birbirinden güzide bloggerlarla yiyeceğiz, içeceğiz, adına blogger buluşması diyeceğiz, yediğimizi/içtiğimizi bedavaya getirmeyi bırakın, bir de üstüne sizden hediye isteyeceğiz".

Ben bugüne kadar denemediğim hiçbir şeyi yazmadım, zinhar parayla bir tanıtım yapmadım. Zaten aktif olan 4 bloguma baksanız, toplamında 4 üründen bahsetmiyorumdur. Bahsettiklerim de gerçekten araştırıp, parasını verip aldığım ve kullandığım ürünlerdir. Beğenmezsem de neden beğenmediğimi yazarım. Blog yazmanın amacı bilgi paylaşmak değil miydi??

Gel zaman git zaman, pireler deve, bloggerlar tellak oldu. İçerikleri aynı, kendi düşüncelerinden tamamen arınmış, mis gibi advertorial yapar oldular. Düşünmelerine gerek yoktu, yazmak için uğraşmalarına da... Ajansların ellerinden mis gibi çıkan yazıları kopyalayıp yapıştırdılar, misss gibi blog sahibi oldular.

Bu da yetmedi, takipçi "satın aldılar", like "satın aldılar" trafik "satın aldılar". Hiçbir şeyi kendilerinin yapmalarına gerek yoktu. Birazcık yatırımla tüm kozmetik, yeme-içme, tatil ihtiyaçlarını bedavaya getirmenin harika yolunu buldular. Ürün/hizmet talep edip de karşılık bulamadıklarını ise itinayla tü-kaka diyerek karaladılar.

Hadi bu işin geyik kısmı. "Ayy bu fondöten cildimi mükemmel kapattı!" sana ne kadar zarar verebilir ki? En fazla bütçene zararı olur; gereksiz ve işe yaramayan bir ürünü daha alırsın. Ancak olayın daha tehlikeli bir boyutu var: Anne blogger'lar.

Anne blogger'lar (ki sonuçta ben de bir anneyim ve blogger'ım ama bu bahsedeceğim arkadaşlarla asla aynı şeyi yapmam) genellikle instagram üzerinden ve yine genellikle bebeklerinin birbirinden şirin (!) binlerce fotoğrafını paylaşarak ünlenmiş durumdalar. Bunun bence en belirgin sebebi, yazacak şeylerinin azlığı ve bebeklerini herkesin önüne sürerek onların üzerinden popülerite kazanmanın kolaylığı. Çoğunun blogunda gerçekten bir blog yazısı görmek için epey araştırmanız gerek.

Sorun nerede derseniz, bu anne blogger'lar örneğin "anne sütüne eşdeğer" olduğunu iddia eden mama firmalarının (ki bu ayrı ve uzun bir yazı konusu) lansmanlarına katılıp "aman da bebeğime ne güzel devam sütü zıkkımlıyorum" şeklinde yazılar yazarak onları çılgınlar gibi takip eden binlerce annenin bebeklerini (bana göre) zehirlemelerine ön ayak oluyorlar. Veya aslında çocuğunda denemediği ve muhtemelen denemeyeceği bir kozmetik ürününü (misal pişik kremi) yazıp, ne kadar mikemmel olduğunu anlatıyorlar. Grip aşısı, televizyon kanalı, organik bebek maması, gaz giderici çay, süt arttırıcı içecek..

Diyeceğim o ki, blog okurken daha dikkatli olmak lazım, yazı başına 1.500 TL aldığı için mi yazmış, yoksa gerçekten denemiş de mi yazmış bakmak lazım. En önemlisi de internet denen bilgi çöplüğünde her gördüğüne, her okuduğuna inanmamak lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder