21 Ekim 2015 Çarşamba

Doğu(rama)m(a) hikayem vol.2

36. Haftaya geldik, bir gün arkadaşlarımla keyifli bir kahve içiyorum, bir ıslaklık hissettim. "Yok canim daha neler" diyerek bir kontrol etmeye gittim ki ta-taaammm! Hemen hastaneye gittik, testler, serumlar, ilaçlar. Neyse çok şükür, yanlış alarmmış. Bir gece kaldık hastanede ve bu "gerçekten" doğuma gitmeden önceki 3 yanlış alarmdan ilkiydi.

Her tanıdığım hamilede gördüğüm ortak bir şey var; hepimiz 37-38. Haftada bebeğimizi kucağımıza alacağımızı "hissediyoruz". Sanırım bunun asıl sebebi onca hafta sonunda yaşadığımız sabırsızlık ve korku. Evet korkuyoruz ve korkmakta sonuna kadar haklıyız. Bir bilinmezin içinde, savunmasız mini minnacık bir varlığı dünyaya getireceğiz, onu da nasıl getireceğimizi bilmiyoruz, biz korkmayalım da kim korksun?

Tabi ki ben de 37. Haftada bebeğimi doğuracağımı "hissettim" ama 38, 39 ve 40. Haftalar da geçti ama Arda hala gelmemişti. 36. Haftadan itibaren NST'de sancılarım artmış, 37. Haftadan itibaren 100'leri bulan doğum dalgalarım geceleri beni uykumdan uyandırmaya başlamıştı. 2-3 dalgadan sonra devamı gelmiyor ama ben ha geldi ha gelecek diye heyecandan sabaha kadar oturuyordum. 

38. Haftada yapılan çatı muayenesi o kadar kolay geçmişti ki anlatılan onca korkutucu hikayenin aslında yersiz olduğunu gördüm. Zaten hep güzel doğum hikayeleri okuyordum, anladım ki hamilelikle ilgili her konuda sadece güzel hikayeleri okumak gerekirmiş...






(hazırlıklar tamam, bizim bey bize ultrasondan şimdiden ayar çekiyor!..)

40. Haftamız dolmuş, 3 gün de geçmişti. Doktorum 2-3 gün daha bekleyeceğini, eğer doğum o zamana kadar gerçekleşmezse suni sancıyla doğumu başlatacağını söyledi. 

Bir pazar günüydü, arkadaşlarımızla tüm gün gezdik, keyifli bir gün geçirdik. Akşam yemeğini evde hep beraber yiyelim dedik. O gün güzel bir tesadüf, ananem, kardeşim, annem ve babam da bize geldiler. Anlayacağınız doğurduğum akşam evde 10 kişi ağırladım. Yemeklerimizi yerken saat 7'de kasılmalarım başladı. 5 dakikada bir düzenli kasılmalar yaşıyordum ama herkese sakin olmalarını, doğumun nasılsa epeyce uzun süreceğini söyledim. Sanki ben değil başkası dogum yapacaktı ve ben onu sakinleştiriyordum. Saat 9'a kadar yemeğimizi yedik, çay yaptık çayımızı içtik, bulaşıkları kaldırdık ve hep beraber evden çıktık:)) misafirler evine, biz doğruca hastaneye. 

Devamı yarına :) 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder