12 Ocak 2016 Salı

19:10...Ve bir bebek geldi dünyamıza...

Oğlum,

Bu satırları yazmamdan tam 8767 saat evveldi. Karnım burnumda, aklım sende, kalbim ağzımdaydı. Tam tamına 24 saattir sana kavuşmak için yoğun sancılar çekmiştim, doktorum yatağımın yanına oturdu, elini elimin üzerine koydu, gözlerimin içine bakıp "Hadi kızım" dedi "bu bebek normal doğmayacak, sen elinden geleni yaptın. Şimdi seni sezaryene alıyoruz."

Saatlerdir konuşulan şeydi ama ben aylardır kendimi normal doğurmaya hazırlamışım, 2-3 saatte sezaryen fikrine nasıl alışırdım?

Baban geldi yanıma, "merak etme, oğlumuzu sağlıkla kucağımıza alacağız" dedi.


Gözlerim doluyor ama ağlamamaya çalışıyordum. Ağlamayacaktım. Sana kavuşacaktım. Üzülecek bir şey yoktu. Korkmamalıydım. Evet belki seni doğurur doğurmaz kucağıma alamayacaktım ama bu halime de binlerce kez şükretmeliydim. İçimde binlerce dua geçiyordu oğlum. Kulaklarım uğulduyordu. Odamız seni bekleyen sevdiklerinle doluydu. Belki tek olmayı istedim bir an, seninle konuşmak, sana fısıldamak.


Teyzen bıcır bıcır yanıma geldi bu esnada.


Düşünceli ve korkulu halimi görmüştü, "korkma ablacım, her şey kolay olacak" diyordu, duyuyor ama anlamıyordum elbette..

Bu esnada bizi 9 ay boyunca kandırmış olan baban, doğuma gireceğini söyledi birden! Kimse itiraz bile edemedi, oysa kaç kere girmesini istemiştim "ay ben hayatta giremem" diyordu. Meğer öyle derse, birilerinin onu aksine ikna edeceğini düşünmüş ve sana kavuşacağımız bu ana kadar kendini hazırlamış.

Gözyaşlarım akarken ameliyathaneye taşıdılar beni. Baban da bizimle geldi. Ona da giydirdiler mi bir  güzel ameliyathane kıyafetini?!



Her ne kadar bana yansıtmamaya çalışsa da, bu fotoğrafı sonradan görünce anladım ki o da endişeli, o da korkuyor en az benim kadar.

Böylece ben değil ama baban şahit oldu dünyaya gelişine. İlk o gördü seni, ilk o duydu çığlığını. Tüm bu anları fotoğrafçımız ölümsüzleştirirken o da tüm sükunetiyle videoya çekti! Üstelik sen kakalar içinde, mosmor halin ile doktorlar midene kaçan bir şey var mı diye kontrol ederken! Ben uyanık olsam bayılırdım herhalde.




Dakikalar sonra seni kuvöze almışlar. Ananen, babanen, büyük teyzen büyük bir heyecanla seni beklerken ben maalesef hala ameliyathanede idim. Onların yüzündeki mutluluk ve heyecanı ölümsüzleştiren bu kare ise enfes:



Ben ilk doğduğumda annemin suratına dönüp dikkatli dikkatli, dakikalarca bakmışım, annem de bundan çok duygulanmış. "Resmen beni tanır gibi bakmıştın" der hep. İşte sen de o gün, ananen ve babanene öyle bakmışsın. "Sizi tanıyorum ve çok seviyorum" der gibi...


Odaya çıktık, şuursuzum, ağlıyorum, ağrım var, sen yoksun. Hemşireye soruyorum "Oğlum nerede?" diye, getiriyoruz diyorlar ama getirmiyorlar. Çıldıracak gibiyim ama sakin olmalıyım, herkes senin iyi olduğunu söylüyor.

Sonra sen geliyorsun odaya. Odamın içine ışık doğuyor. Narkozun etkisinde uyuşmuş beynim, fotoğraflar olmasa hatırlayamayacağım bu karelere gözlerim dolarak tekrar tekrar bakıyorum sonradan:




Oğlum, melek yüzlüm, badem gözlüm, minik sıpam! Tam 8766 saat 20 dakika evvel girdin hayatımıza (yazarken zaman geçti tabi :) ) ve bizi her anın öyle çok mutlu etti ki!

Evlat sevgisi gerçekten hiçbir şeye benzemiyormuş. Sana olan sevgimi tarif edecek kelime meğer yokmuş.

Kokun burnumda, yüzün gözümün önünde, 1 yıl film şeridi gibi geçiyor aklımdan. O kadar çabuk ve keyifli geçti ki bu günler, hala inanamıyorum koskoca 1 yılın geçtiğine. İnşallah önümüzdeki yıllar daha da keyifli, daha da huzurlu, sağlık ve mutluluk dolu geçer bebeğim.

Seni çok çok ama çok seviyorum! İyi ki doğdun, iyi ki bebeğim oldun!

Nice mutlu yıllara tospiğim!

Annen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder